Stockholm Sendromu terimi, rehine veya esir alınan kişilerin hayatta kalma içgüdüsü ile kendilerini tutsak eden kişi/kişiler ile ittifak kurması durumuna verilen isimdir. Toplumsal veya siyasi olaylarda sıkça adı duyulan bu sendromda kişiler, kendilerini sürekli zora sokan veya üzen koşulları benimserler.
1. Stockholm Sendromunda, rehin edilen kişinin bu durumda geçirdiği süre sonunda kendisini esir alanın duygularını anlama ve ona yardımcı olma sonunda da ununla özdeşleşmesi durumudur. FBI tarafında yapılan araştırmalarda kurbanların ortalama yüzde 8’inde Stockholm Sendromu belirtileri görüldüğü belirtilmiştir.
Stockholm Banka Soygunu Olayı
Bu sendrom ilk defa psikiyatr Bejerot tarafından tanımlanmıştır. Sendromun ismini aldığı en ünlü olay 23 Ağustos 1973 yılında şartlı tahliye olan Jan-Erik Olsson ve arkadaşının, Stockholm’ün en büyük bankalarından biri olan Kreditbanken’i soyma girişimi ile başlar. Başarısız banka soygunu sırasında 4 banka çalışanı (üç kadın ve bir erkek) rehin alınır. Banka görevlileri 6 gün boyunca rehin tutulurlar. Soyguncuların rehinelere iyi davranmaları sonunda aralarında iyi ilişkiler kurulur.
Polisin bankaya operasyon yapacağını fark eden rehineler soyguncuları uyarırlar. Olay sonrasında rehineler soyguncular aleyhine ifade vermedikleri gibi onların savunma ve avukatlık giderleri için de para toplarlar. Stockholm sendromuna yakalanan rehinelerden biri serbest kaldıktan sonra nişanlısından ayrılır ve ilgi duyduğu banka soyguncusunun hapisten çıkışını bekleyerek sonrasında onunla evlenir.
2.
Yvonne Ridley Olayı
İngiliz gazeteci Yvonne Ridley, 2001 yılında Afganistan’da Taliban tarafından kaçırılır. 11 gün boyunca rehin tutulan gazeteci, içinde bulunduğu duruma direnç göstererek yemek yemez. İslam dinini incelemesi karşılığında serbest bırakılan Yvonne Ridley, İslam dinine ilgi duyarak 2003 yılında Müslüman olur.
3.
Stockholm sendromu belirtileri nelerdir?
Her şeyden önce Stockholm sendromunun belirtisi, küçük bir iyilik için bile karşıdaki insana minnettar olmaktır. Şiddete maruz kaldığını reddetmek ve kötüye kullanımdaki öfkenin reddedilmesi de bu belirtiler arasındadır. Ezilen kişi, içinde bulunduğu durumdan dolayı kendisini suçlar. Kötü muamelenin ihtiyaçlarını gözetmek ve ona iyi davranabilmek için istediklerini mutlu bir şekilde yapmak.
Zaman içinde kendi bakış açınızı kaybetmek ve suçlunun gözünden olayları değerlendirmek bu sendromun belirtisidir. Suçluyu iyi bir insan ya da kurban olarak görmemek ve kendisi öldürmediği için tacizciye minnettar olmak gibi duygular bu hastalığın olduğunu göstermektedir.
4.
Belirtileri sıralamak gerekirse:
– Küçük bir iyilik için bile çok yoğun şükran duyguları
– Şiddeti ve şiddet tehdidini reddetme
– Akılcılaştırma
– Kötüye kullanımı önleme gücüne sahip olduğu inancı
– Durum ve istismar için kendini suçlama eğilimi ihtiyaçları
– Küfürlü şiddet davranışını azaltmak için onu memnun etme çabaları
– Dünyayı sömürücü/ istismarcı perspektifinden değerlendirme, kendi perspektifini kaybetme
– Kendini sömürücü/ istismarcı perspektifinden değerlendirme
– Sömürücüyü iyi bir kişi olarak değerlendirme ya da onu bir mağdur olarak görme
– Hayatta kaldığı ve öldürülmediği için istismarcıya minnettarlık duygusu hissetmek
5.
Stockholm sendromu tedavisi nasıl yapılır?
Stockholm Sendromundan şikayetçi insanlar için uzman yardımı gereklidir. Baskı yapan kişinin ya da insanların amacı hakkında farkındalık ve güven duygusu yaratan destek grupları, öncelikle uzmanlar tarafından yapılması gereken şeyler arasında sayılmaktadır.
Stockholm sendromu testi nasıl yapılır?
Stockholm Sendromu için fiziksel bir test bulunmamaktadır. Fakat bu sendromun etkileri sonucunda insanların davranışlarındaki değişiklikleri çok açık bir şekilde görebilirsiniz. Hem ülkemizde hem de dünyada Stockholm Sendromunu içeren filmler çekilmiştir. Aslında farkındalık yaratmak adına en güzel yöntemler arasında Stockholm Sendromunun ekranlara taşınması gelmektedir. Bu şekilde insanlar fiziksel olarak bir teste girmese de kendi kendine Stockholm Sendromuna yakalandığının farkına varabilir.