Julius Sezar’ın gökbilimcileri bir yılı, mevsimlerle senkronize bir hale getirmek için yılı 12 ay yapıp bir de artık yıl eklediler.
1.
O zamanlar takvimde (gregoryan veya miladi takvim) yalnızca 10 ay vardı fakat bir yılda 12 ay döngüsü bulunuyordu. Takvime Ocak ve Şubat ayları eklendi. Eski takvim, dünyanın birçok başka takviminde olduğu gibi, Bahar mevsiminin gelişine denk düşen Mart ayında başlıyordu. Keza Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık ay adlarının sırasıyla September (yedinci ay), October (sekizinci ay), November (dokuzuncu ay) ve December (onuncu ay) olmasının sebebi de, yıl Mart ayında başladığında bu ayların bu sıraya düşmesidir.
Eski takvimde de aylar 30 veya 31 gündü. Bu sayıların gelişigüzel olduğu sanılıyor. Ancak Ocak ve Şubat ayı eklenmeden geri kalan 57 gün hiçbir aya dahil edilmiyordu.
Bir Hafta Neden 7 Gündür?
Ay, yıl ve gün Dünyanın kendi ekseni veya Güneş’in yörüngesi etrafında dönmesi gibi gökbilimsel olaylarla doğrudan ilintilidir. Ancak Çin’den Hindistan’a, Orta Doğu’ya ve Avrupa’ya kadar hafta yüzyıllarca hep yedi gün olmuştur. Ama neden?
Bu durum, gökbilim konusunda oldukça ileri olan Babilliler ile kralları I. Akatlı Sargon’un MÖ 2300 yılında verdiği bir buyruğa dayanıyor. Babilliler yedi sayısını uğurlu sayıyordu. Bunun yanı sıra o zamanlar bilinen gök cisimlerinin sayısı yediydi (Güneş ve Ay’la birlikte çıplak gözle görülen beş gezegen).
Yedi günden oluşan hafta kavramı Yahudi diniyle de ilintilidir; Yahudilikte Tanrı Yaradılış’tan sonra yedinci günde dinlenmeye çekilmiştir. Bu inanış Hıristiyan ve Müslüman toplumlara da girmiştir.
Kaynak: hangisieniyi.com