Altının neden bu kadar değerli sayıldığı konusuna geçmeden önce muhtemelen para ile ilgili anlayışımızı revize etmemiz gerekiyor. Para ihtiyacımız olan ve istediğimiz şeyleri satın almamızın bir aracı olması dışında tam olarak nedir?
Çoğu ekonomist, paranın iki şey olarak tanımlanabileceğini belirtir: bir değer deposu ve bir hesap birimi. Para hayatımıza girmeden önce herkes mal ve hizmet satın almanın tek yolunun takas sistemi olduğunu düşünüyordu. Günümüzde genellikle “para kötüdür” veya “para tüm kötülüklerin köküdür” gibi klişe sözler kullanılır. Ancak basit gerçek şu ki, eğer para olmasaydı dünya şu anda olduğundan çok daha kafa karıştırıcı bir yer olacaktı.
1.
Takas Sisteminin Sorunları Nelerdir?
Diyelim ki iki küreğim var. Sadece bir tanesi bana yetiyor ve gerçekten ihtiyacım olan şey ise arabamı sürükleyecek bir öküz. Şimdi bu fazladan kürekle öküz takas etmeye istekli birini bulmalıyım: Ya a) öküzü olan b) bir kürek ihtiyacı olan ve c) öküzünü kürekle takas eden birini bulamazsam? Ya fazladan bir öküze sahip olan tek köylünün benim küreğime ihtiyacı yoksa? Ya da belki öküzü olan kişi kürek ile öküzün eşdeğer olduğunu düşünmüyorsa?
Bunlar takas sistemi zamanında karşılaşılacak olası sorunlardı. Bu takas sistemi, isteklerin çakışması olarak bilinen bir şeye dayanıyordu. Sistem ancak iki kişinin eşit değerde olduğunu düşündükleri bir şeye ihtiyaç duydukları zamanlarda işe yarardı.
Para, takas ekonomisinin sorunlarını çözdü. Bir şeyi para birimi olarak yaratır ve atarsanız ve sonra herkes bunun eşit derecede değerli olduğunu kabul ederse, artık değiş tokuş edilecek malların veya hizmetlerin değerinde eşitlik konusunda endişelenmenize gerek kalmaz.
İlk Para Biçimlerini Kim Oluşturdu?
Bu sorunun cevabı tam olarak bilinmese de madeni para görevi gören ilk metal nesnelerin M.Ö.5000 civarında ortaya çıkmaya başladığı biliniyor. Lidyalılar ( Anadolu’ya yerleşmiş bir halk) M.Ö. 700 civarında sikke üretmeye başladılar. Kağıt para, MÖ 740 civarında Çin’de ortaya çıktı.
Yıllar içinde, metal madeni para ve kağıt paraya ek olarak birçok şey örneğin Rai taşları, tuz, biber, kunduz postu, balina dişleri ve daha başka garip şey para birimi olarak kullanıldı ve değer kazandı. (Eski Roma’da “maaş – salary” kelimesi, Latince tuz anlamına gelen salarium kelimesinden türemiştir)
Dahil olan tüm taraflar değeri konusunda hemfikir olduğu sürece herhangi bir şey bir para birimi olarak kullanılabilir. Öyleyse neden altın insanlık tarihi boyunca neredeyse evrensel olarak son derece değerli olarak kabul edildi?
2.
Altın Nasıl Bu Kadar Değerli Oldu?
Tarihin farklı dönemlerinde dünyanın dört bir yanından kültürler ve medeniyetler altının değerli olduğunu düşünmüştür. Tarihteki hemen hemen her uygarlık, altını bir para birimi veya para birimi destekçisi olarak kullanmıştır ve şu soru hala devam etmektedir: neden ve nasıl?
Çoğunuz muhtemelen arz ve talep yasasına aşinasınız. Bu, ekonomik düşüncenin temel bir bileşenidir ve esasen şunları ifade eder: Yüksek talebe sahip ancak düşük arza sahip herhangi bir meta pahalı veya maliyetli olacaktır, çünkü herkese yetecek kadar yoktur.
Arz ve talep yasasını aklımızda tutarak altının değerini hemen anlayabiliriz. Hiçbir zaman herkesin isteklerini karşılayacak kadar büyük bir küresel altın arzı olmamıştır ve bu da onu doğal olarak değerli kılar.
Durumlar ve koşullar genellikle değeri belirler ve arz ve talep yasasını etkiler. Örneğin sigaralar, mahkumlar için değerli oldukları için bazen cezaevlerinde para birimi olarak kullanılır. Video oyunlarında ve kıyamet sonrası filmlerde, mermiler genellikle bir para birimi olarak gösterilir çünkü tehlikeli senaryolarda son derece değerlidirler.
Bir para biriminin etkili olması için gerekli olan diğer bir husus da, kolayca taşınması veya nakledilmesi gerektiğidir. Altın eritilerek daha küçük madeni para veya külçe haline getirilebilir ve daha sonra tek bir kişi tarafından kolayca taşınabilir.
Altının para birimi olarak bu kadar değerli görülmesinin bir başka nedeni daha var: Yeniden üretmek veya sahtesini yapmak son derece zordur. Bir para biriminde güvenlik en önemli faktörlerdendir. Para biriminin taklit edilmesi kolaysa, değeri azalır çünkü herkes onu üretebilir ve sonra insanlar güvenlerini kaybeder.
Renk açısından altın, bakır, gri, siyah veya beyaz olmayan yegane metallerdir. Bu bile tek başına değer katan bir faktördür. Altın reaktif de değildir, yani diğer elementleri birlikte reaksiyona sokarak altın elde edemezsiniz. Yeni saf altın bulmanın tek yolu, onu doğal durumunda keşfetmektir. Bu inanılmaz derecede zordur çünkü altın çok nadir bulunmaktadır.
3.
Altın Standardı O Kadar da Altın Değildir
Altın standardı, bir ülkenin para biriminin veya kağıt parasının doğrudan altına bağlı bir değere sahip olduğu parasal bir sistemdir. Örneğin, 10 dolarınız varsa, bu 10 dolar değerinde altınınız olduğu anlamına gelir. Sahip olduğunuz para, varsayımsal olarak sahip olduğunuz bir miktar altını temsil eder. Mükemmel bir altın standardı ekonomisinde, hükümete gidip dolarlarınızı eşit miktarda altınla değiştirebilirsiniz, çünkü bunlar her zaman birbirine bağlıdır ve aynı şeyi temsil eder.
Altın standardının temel faydası, bir ülkenin ekonomisini istikrara kavuşturabilmesi ve enflasyon, borç ve bütçe açıklarına karşı koyabilmesidir. Ancak negatifler, pozitiflerden çok daha ağır bastığı için çoğu ülke, 20. yüzyılın bir noktasında altın standardını terk etmiştir çünkü bu sistem, mali krizler ve durgunluklar sırasında son derece sorunludur.
Altın Standartı İle İlgili Sorunlar
Keynesyen ekonomi teorilerine göre (ekonomist John Maynard Keyes tarafından tasarlandı), bir hükümet durgunluk sırasında para harcayarak ve borçlanarak en iyisini yapacaktır. Devletin harcamalarını arttırması bri çok yeni iş yaratmakla kalmayacak, aynı zamanda iş sahibi insanlara bir gelir ve paralarını harcama imkanı verecektir.
Tüm bunlar bir dalgalanma etkisi yaratır ve durgun bir ekonomiyi harekete geçirebilir. Ancak para biriminiz altınla destekleniyorsa, bu inanılmaz derecede zordur, çünkü bu ekstra para için yeterince altın yoktur.
İkinci sorun, altının fiyatının değişken olmasıdır. Elbette günümüzde kullandığımız itibari para birimlerimiz de zaman içinde dalgalanmaktadır. (Bunun kanıtını görmek için son beş yıldaki dolar, euro veya pound değerinlerine bakın.) Ancak altınla desteklenen para birimlerinin çok daha şiddetli dalgalandığı kanıtlanmış bir gerçektir.
Altın bir kaynak olduğu için arz ve talep yasası onun için geçerlidir. Herkesin sonsuz isteği olduğu için sonsuz talep vardır. Paranız altınla desteklenmiyorsa ve bunun yerine bir itibari para birimiyse değeri, onu destekleyen hükümetin tam inancı ve kredisiyle desteklenir. Hükümet, ekonomideki para arzını en iyi olduğunu düşündüğü seviyelere yapay olarak değiştirebilir. Oysa ki bu durum altın standartlarında mümkün değildir.
Örneğin, 16. ve 17. yüzyıl İspanya’sını ele alalım. Bu ülke, Yeni Dünya’dan muazzam miktarlarda altın ve gümüş ithal ediyordu, bu da zamanla zenginlik hissini de beraberinde getirdi. sizi çok zengin olduğuna inanmanıza yol açabilir. Ancak arz ve talep yasası sabittir. Ülkeye akan değerli metaller zamanla muazzam bir enflasyon yarattı. Mallar ve hizmetler aşırı pahalı hale geldikçe, bunun nüfusun yoksul kesimleri üzerinde olumsuz etkileri oldu.
İspanya’da üretilen pahalı mallar, yabancı ülkelerdeki daha ucuz mallarla rekabet edemeyeceğinden, zamanla ülkenin ihracatına da zarar verdi. Sonuç, İspanya’nın nihayetinde ekonomik bir felakete maruz kalmasıyla sonuçlandı..
Altının değeri de, itibari para biriminin değeri de sabit değildir. Ancak birincisinin değeri, tarihsel olarak ikincisinden çok daha fazla dalgalanmıştır. Bu ve diğer nedenlerden dolayı çoğu ülke altın standardını terk etmiştir.
Doların Hakimiyet Zamanları
Zaman değişip altın standartı ortadan kalksa da bu işin başını çeken ülke olan Amerika’nın para birimi olan dolar günümüzde hala sanki altın karşılığı varmış gibi dünyada kabul görmeye devam etmektedir.
Bunun temel nedeni bir kez daha arz – talep ile ilgilidir. Gerek Türkiye’de olduğu gibi parası zayıf olan ekonomilerdeki yüksek Dolarizasyon ( insanların bir bölümünün paralarını dolara çevirerek saklama tercihi) gerekse dünya merkez bankalarının rezerv para olarak Dolar talebinin yüksekliği, doların dünya parası olmaya devam etmesi olgusunu desteklemektedir.