İnsanoğlu yaşamını karalar üstünde sürdürüyorken, dünyanın büyük bir kısmını oluşturan denizler, okyanuslar ve göllerle olan ilişkisini zaman içerisinde ilerletti ve turizm ve ticaret dışında da merak ve macera duygusunu tatmin etmek ve yeni keşiflerde bulunmak için okyanus ve denizlerin diplerinde de araştırmalara başladı. Bu araştırmalarda bazen bulmayı hiç ummadığı oldukça sıra dışı kefişlerde bulundu. Onlardan en tuhafları sizler için derledik.
1. Atlantik Okyanusundaki Metal Toplar
Denizlerde bulunan gizemli şeylerden bahsetmeye devam ediyoruz. Sırada Atlantik Okyanusundaki metal toplar var. Deniz canlılarını incelemek için Atlantik Okyanusu’nda bulunan bilim insanları, ekipmanlarına takılan şeyle hiç tahmin edemeyecekleri bir şey keşfetmişlerdir. Manganez topları olarak bilinen metal topları ortaya çıkaran bilim insanları bu sayede deniz altı dünyasında keşfedilmemiş bir şeyi daha gün yüzüne çıkarmışlardır. Bu küreler okyanuslarda, bir kayanın veya fosilin etrafını bir nodül halinde kristalize ederek bir milyon yıl boyunca milimetrelik bir hızla büyümektedirler.
2. Galleon San Jose
1696’da inşa edilen İspanyol gemisi Galleon San Jose, 1708’de, deniz mürettebatının İngilizlerle yaptıkları savaş sonucunda ortadan kaybolmuştur. Ta ki 27 Kasım 2015’te geminin enkazının Karayip Denizi’nde bulunmasına kadar. O yıllarda Fransa’ya altın, gümüş ve zümrüt gibi değerli mücevherleri taşıyan gemide yolculuk yapan çok sayıda kişi de hayatını kaybetmiştir. Günümüzde ise gemi enkazının tekrardan keşfedilmesiyle ortaya çıkan değerli eşyaların değerinin 3 ila 17 milyar dolar arasında değiştiği anlaşılmıştır.
3. Gizemli Taş
İsrail’de Galilee Gölü’nün altında gizemli taş yapı bulunmuş. 60 bin ton ağırlığında olduğu tahmin edilen döküntü halindeki taş blokların ne amaçla yapıldığı ise bilinmiyor. Bulunan gizemli yapı, konik şeklinde, yontulmamış bazalt kaldırım taşları ve bloklardan oluşuyor. 10 metre derinlikten yükselen yapının çapı 70 metre ve bloklarda kesme veya yontma izi bulunmuyor. Döküntü halindeki taş bloklar belirli bir yapı planına ilişkin izler de taşımıyor. Arkeologlar, yapının kesinlikle insanlar tarafından yapıldığını belirtirken, gölün suyla dolmasının ardından su altında kaldığını aktarıyorlar. Yapının şekli ve bileşimi onun doğal bir yapı olmadığını gösteriyor ve bu nedenle höyük olarak adlandırılıyor. Galilee Gölü’nün çevresinde başka megalik, bir anıt veya yapı oluşturmak için kullanılan büyük taşların olduğu yerler bulunduğuna dikkat çekerek, yapının da benzer özelliğe sahip olduğu belirtiliyor.
4. Heracleion
Yeryüzünden aniden kaybolan ve ardından hiçbir izine rastlanamayan Heraclion şehrinde sıra. Neyse ki bu gizemli şehir yüzyıllar sonra bir su altı arkeoloğu tarafından keşfedilmiş. 2000 yılında şans eseri keşfedilen Thonis olarak da bilinen İskenderiye yakınlarındaki bu antik şehir, şu an kıyıdan 2.5 kilometre uzakta ve suyun 10 metre altında. Yunan mitolojisinde bir efsaneye göre Truvalı Helen ve Paris, Truva Savaşı’ndan önce burada mahsur kalmış. Herkül’ün de kendine başka bir isim takarak şehri ziyaret ettiği söyleniyor. Ayrıca 1200 yıl önce aniden ortadan yok olan antik şehrin büyük depremler ve seller nedeniyle kum ve çamur altına gömüldüğü tahmin ediliyor. Son olarak 13 yıldır yapılan kazılar sonucunda ise alandan birçok eser çıkartılmış ve bu sayede tarihi aydınlatma çabaları hızlanmıştır.
5. Bimini Yolu
1969 yılında antik Atlantis kalıntıları ortaya çıkarılmış. Bahama Adalarındaki Kuzey Bahama Adası açıklarında su altında bulunan bu kaya oluşumunun nasıl meydana geldiğiyle ilgili birçok teori bulunmakta. Henüz kimse bu yolun nasıl oluştuğuyla ilgili net bir açıklama yapamamış. Bimini Yolu, kıyıya doğru yatay dörtgen ve poligon şeklinde düzenli ve düzensiz şekilde bulunan kayalardan oluşmaktadır. Jeologlar ve arkeologlar tarafından geliştirilen argümana göre yol doğal bir süreçte kumsal taşlarının dörtgen, poligon ve şekilsiz geometrik cisimler şeklinde parçalanarak oluştuğudur. Bunun yanı sıra yolun insan yapımı olduğuna dair de birçok teori ortaya atılmış ancak bu iddialar bilimsel olarak kanıtlanamamış ve akademik çevrelerce kabul görmemiştir.
6. Robot Heykel
Rusya açıklarında ise bu gördüğünüz robot heykel keşfedilmiş. Bu paslı heykel yönetmenliğini Ridley Scott’ın yaptığı 1979 yapımı bilimkurgu filmi Yaratık’taki karaktere çok benziyor. Hatta belki o bile olabilir. Peki ama heykelin denizin altında ne işi var? Dünya genelinde bazı heykeltraş ve sanatçıların eserlerini denizin dibine yerleştirme gibi alışkanlıkları bulunmakta. Bu şekilde dalgıçlara, dalmak için yeni ve merak uyandırıcı sebep yaratmış oluyorlar. Zaten karada bulunan tuhaf heykellere kıyasla su altındaki keşifler her zaman daha şaşırtıcı olmuştur. Çünkü denizin dibinde uzanan batıkların dokusu ve görünümü zaman içinde suyla temas ede ede değişir. Ortaya da şu an gördüğünüz robot heykeli gibi gizemli ve ilginç şeyler çıkar. Peki kimler bu tuhaf heykeli ziyaret etmek ister?
7. Kayıp Yer Altı Ormanı
Yazımızdan da anlaşılacağı üzere denizlerinde dibinde bir şehir, bir harabe ya da bir hazine bulmak çok da şaşırtıcı değil. Ama bir orman bulmak muhtemelen çok ütopik. Ama dalgıç Dawn Watson bu kayıp orman bulma ütopyasını gerçeğe çevirmiş. Watson, 2015 yılında Norfolk sahilinde inanılmaz bir su altı ormanı keşfetmiştir. Yaklaşık 10.000 yıl yaşında oldukları tahmin edilen bu ağaçların buzul çağından beri su altında olduğu tahmin edilmektedir. Aynı zamanda bu büyük ve gizemli ormanın bir zamanlar İngiltere ile Avrupa arasında bir köprü görevi gören küçük toprak parçası Doggerland’a ait olduğu da düşünülmektedir.
8. Su Altı Taş Çemberi
Suların karanlık sularında bulunmuş akılalamaz şeylerde sıra su altı çemberlerinde. Aslında bu keşif deniz veya okyanusta değil Michigan Gölünde yapılmış. 2007 yılında suyun yaklaşık 12 metre derininde İngiltere’deki Stonehenge’e çok benzeyen bir yapı keşfedilmiş. Profesör Mark Holley tarafından keşfedilen bu yapı oldukça ürkütücü bir durumda. Dik şekilde konumlandırılmış taşlar yerlerinden hiç kıpırdamadan yıllarca aynı yerde durmuşlardır. Aynı zamanda bir taşın üzerinde 11.000 yıl önce nesli tükendiği düşünülen fil ve mamut karışımı mastodona ait çizim vardır. Bu da Michigan Gölü’ndeki bu tuhaf yapıyla ilgili şüphe ve gizemleri daha da artırmakta.
9. Baltık Denizi Anomalisi
Baltık Denizi’nde gizemi bir türlü çözülemeyen jeolojik bir özellik bulunmakta. 2011 yılının haziran ayından beri bilim insanları Baltık Denizi’nin altında bulunan büyük, mantar şekilli bir diskin gizemini çözmeye çalışmaktalar. Nesnenin sonar görüntüleri, diskin antik bir Millennium Falcon’a benzediğini ortaya çıkarmış. Ancak yapılan diğer araştırmalar sonucunda birçok uzman diskin Naziler tarafından II. Dünya Savaşı sırasında bölgeyi kullanan İngiliz ve Rus denizaltılarının radar tespitini engellemek için tasarlanmış cihaz olabileceğini düşünmüşlerdir. Çünkü diskin olduğu bölgeye yaklaşılınca hiçbir elektronik cihazdan sinyal alınamamaktadır. Bunun dışında birçok uzman ise diskin eski bir uzaylı gemisi olduğunu iddia etmekte. Peki sizce bu tuhaf cisim ne olabilir?
10. Tren Mezarlığı
Denizlerin altında keşfedilmiş gizemli şeylerden biri de tren mezarlığı. New Jersey kıyılarında yatan tren mezarlığı tarih hakkında ipuçları veriyor. 1985 yılında Paul Hepler okyanus tabanını haritalamaya çalışırken yüzeyin yaklaşık 275 metre altında bu trenleri keşfetmiş. 1850’lerden kalma trenler Planet Class 222T modeldir. Bu model o yıllarda yapılan trenlerden çok daha küçüktür. 15 metre uzunluğunda 35 ton ağırlığındaki trenler denizlerin akılalmaz buluşlarından bir diğeri.
11. 2. Dünya Savaşı Bombaları
2011 yılının Mart ayında İngiltere’nin Hamsphire kıyılarına tam 87 tane 2. Dünya Savaşı’na ait patlamamış bomba vurmuştur. Yanlış duymuyorsunuz, kumsalda tam 87 tane patlamamış bomba varmış. Hemen bomba imha uzmanlarına haber verilmiş ve 70 yılı aşkın süredir sessiz kalan bombalar toplatılmıştır. 2. Dünya Savaşı’ndan beri denizin dibinde bombaların patlamadan durmuş olması büyük bir şans. Aksi takdirde İngiltere sahilleri büyük bir felaket yaşayabilirdi. Peki bir anda bu bombaların kıyıya vurmasının nedeni neydi? Garip bir şekilde Ay’ın patlayıcı bombaların kıyıya vurmasının arkasındaki sebep olduğuna inanılıyor. Kanlı Ay tutulması sırasında denizdeki gelgit ile yüksek atmosferik basıncın kombinasyonu bombaların yıllardır bulundukları yerden hareket edip, deniz sularıyla kıyıya vurmalarına neden olmuştur. Neyse ki bu tuhaf olayda kimse yaralanmamış. Umarız bir daha buna benzer bir olay dünyanın hiçbir yerinde yaşanmaz.
12. Yonaguni Anıtı
Japonya’nın Yonaguni adaları açığında 1985 yılında bir dalma operatörü tarafından bu gizemli ve ilginç piramitler keşfedilmiş. Piramidin keskin hatlarına, düz paralel yüzeylerine, üçgen girinti çıkıntılara yani kısaca piramidin mimarisine bakılırsa bunların doğal olması mümkün görülmemekte ve insan yapımı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca anıtta insan yüzüne benzeyen anıttaş da bulunmakta. Dünyanın en eski yapısı olarak adlandırılan Yonaguni piramidleri Mu’nun kutsal sembollerine benzetiliyor ve bu yüzden kayıp kıta Mu’ya ait olabileceği düşünülüyor. Peki kimler bu nefes kesici su altı dünyasını ziyaret etmek ister?
13. Antikythera Düzeneği
Eğer şu ana kadar bahsettiğimiz su altı keşifleri sizi yeterince şaşırtmadıysa, ilk analog bilgisayar Antikythera düzeneği sizi çok şaşırtacak. Antikythera düzeneği olarak adlandırılan mekanizma, 1900 yılında sünger dalışçıları tarafından Antikythera batığında bulunmuş ve 1902’de içerisindeki çarklı düzeneği inceleyen arkeolog Valerios Stais tarafından astronomik bir saat olarak yorumlanmıştır. 1951 yılında yapılan araştırmada ise mekanizmanın MÖ. 150 ila 100 yılları arasında Yunanistan’da geliştirilmiş bir aygıt olduğu anlaşılmıştır. 2009 yılından bu yana yapılan çalışmalarda ise Antikythera düzeneğinin gezegenlerin konumunu ve tutulmaları tahmin edebildiği görülmüş. Düzeneğin üzerinde ayrıca Ay’ın evrelerini gösteren siyah ve beyaz taşlar bulunmaktadır. Görünen o ki, Antik Yunanlıların astronomik ve mekanik birikimleri hayal edebileceğimizin çok daha ötesinde. Öyle değil mi?
Kaynak: yameraktan.com