Geçmişi MÖ 1200 yılına kadar uzanan Ainu halkı, beyaz tenli, açık renk gözlü, oldukça tüylü ve ayıya tapan bir topluluk olarak tanımlanıyor.
1.
Ainu, Ainu dilinde ‘insan’ anlamına geliyor. Ancak bu kelime Japonya’da uzun bir süre etnik bir hakaret olarak kullanıldığı için, hala bazı Ainular kendilerine Utari (yoldaş) demeyi tercih ediyor. Ainular öylesine eski bir etnik grup ki kendileriyle kıyaslandığında Çinliler genç bir uygarlık kalıyor.
Ainular ‘Hokkaido’ bölgesinin yerlileri. Aynı zamanda Rusya’nın doğu kıyısındaki Sakhalin adasında ve Honshu adasında da yaşıyorlar. Modern yaşam Ainular için ‘normal’ değil. Toplam 24 bin kişi oldukları düşünülüyor. Tehlikede olan dillerini akıcı bir şekilde konuşan biri bulmak ise zor. 1991’de yapılan bir araştırmaya göre Ainu dilini Japonya’da akıcı bir şekilde konuşabilen sadece 15 kişi kaydedilebilmiş. Bilim insanları Ainuların nereden geldiği konusunda hala kesin bir bilgiye sahip değiller.
2. Ainu halkı, MÖ 1200’lerde Japonya ve Rusya’da ortaya çıktı.
O dönemde Amerika ile Asya kıtaları arasında tarih öncesi kara köprüsü vardı, yani kıtadan kıtaya yürüyerek geçiş mümkündü. O zamanı biraz daha iyi anlamak için ilave bilgi vermek gerekirse, en eski Mısır piramidi MÖ 2500 yılında yapılmıştı.
19. yüzyıla kadar Ainu halkı, kendi döneminde ortaya çıkmış etnik grupların hiçbiriyle karşı karşıya gelmedi. Yani büyük ihtimalle Ainular Avrupa ve Asya’daki en eski etnik grup.
3. Klasik Ainu halkı daha çok Avrupalılara ve Moğollara benziyor.
Ancak günümüzde kendilerini Japonlardan ayırt edebilmek oldukça güç. Bunun sebebi ise Japonlar tarafından ayrımcılığa ve asimilasyona uğramış olmaları. Çocuklarının ‘güvende’ olabilmeleri için Ainular Japonlarla evlenmeye zorlandılar.
Bilim insanları Ainu halkının hala nereden geldiğini tam olarak çözebilmiş değil. Teorilerden biri Ainuların Kafkaslarla, hatta Türklerle akraba olabileceklerini iddia ediyor. Başka teorilere göre Ainular, Jomon, Okhtosk ve Japon kültürleriyle ilişkili.
4. Eski Ainu insanları, Leo Tolstoy’un portresine çok benziyorlar.
5. Ainu erkeklerinin, hiç kesmedikleri uzun saçları ve uzun ve gür sakalları mevcut, bugün yaşayanlar arasında hala bunu devam ettirenler var.
Ainular fiziksel açıdan da Japonlardan farklı olan bir etnik grup. Saç, sakal ve bilumum vücut tüyleri Japonlardan çok daha fazla, ki bu durum, Japonlarca onların “hayvansılıklarının” bir işareti olarak yorumlanmış. Ayrıca, yeraltına kazdıkları mağaramsı inlerde yaşamaları da iklimle değil, yine onların hayvansı içgüdülerinin esirleri olmalarıyla bir tutulmuş.
6. Ainu kadınlarının zaman içerisinde aşamalı şekilde yaptırdıkları dövmeleri var.
Kız çocukları 6-7 yaşlarındayken üst dudaklarına zaman içerisinde değişecek bir dövme yaptırıyorlar. Sonuç olarak ortaya Joker gülümsemesine benzer bir dövme çıkıyor. Bu dövmenin, kadınları ağızlarından girecek kötü ruhlara karşı koruduğuna inanılıyor. Ayrıca gülümseme şeklindeki dövme, genç kızın evliliğe hazır olduğunu da gösteriyor.
7. 19. yüzyılda bu dövmeler Japon hükümeti tarafından yasaklandı, ancak insanlar hala gizli gizli yaptırıyor.
Yüzünde bu dövmeden bulunan son Ainu kadının 1998 yılında hayatını kaybetti. Günümüzde bazı kültürel etkinliklerde bu şekilde makyaj yapan kadınlar görmek mümkün.
8. Yüzlerindeki gülümseme şekilli dövmenin yanı sıra, Ainu kadınları kendilerini kötü ruhlardan ve hastalıklardan koruyan başka geometrik dövmeler de yaptırıyorlar.
9. Ainu halkı Japon adalarına geldikleri günden bu yana hep aynı işleri yapmışlar: Avlanma, balık tutma ve toplama.
Chise adı verilen çukur evlerde yaşamışlar. En büyüğü 35 metre kare olan bu evlerin tam ortasında bir ocak bulunurdu.
Ayılar bu insanların hayatında önemli bir yere sahipti. Ainu halkının yaşadığı bölgede avlanan, meyve toplayan ve balık yakalayan ayılar bu insanların ruhani dünyasında kendine bir yer edinmeyi başardı. Ainular ayılarla aralarında ruhani bir birliktelik olduğuna inandılar. Öyle ki inançlarında yer alan dağ tanrısını ayı şeklinde betimlediler.
10. Arkeologlar, antik Ainu halkının ayıları Hokkaido’ya beraberlerinde getirdiklerine inanıyorlar.
11. Japonya’da samurayların ortaya çıkması da Ainu halkı sayesinde oldu.
Adaya gelen Japonlar bir devlet kurdular, bu sırada kabileler halinde yaşamaya devam eden Ainular ara sıra daha iyi organize olmuş komşularına saldırmaya başladılar. Birkaç yüzyıl sonra, kuzey sınırlarını korumak için oluşturulan Japon savaş birlikleri daha sonraları samuraylar olarak anılmaya başlandı ve samuray kültürü ortaya çıktı.
12. Yakın zamana kadar Ainular Hokkaido’nun büyük bir kısmında yaşıyorlardı, ancak 19’uncu yüzyılın sonlarında Japonlar daha fazla alana yayılmaya başladılar.
Öte yandan, Ainu halkı kendi topraklarına, okullarına ve hastanelerine sahipti ve vergi vermiyorlardı. Yaptıkları, özellikle şiddet içeren dini ritüelleri yasaklanmıştı. Sonuç olarak, Ainular kültürel kimliklerini kaybetmeye başladılar. Binlerce yıldır varlığını sürdüren bu halk tamamen ortadan kalkma tehlikesiyle karşı karşıyaydı.
13. Ainuların asimilasyonu 1830’lardan itibaren Japonya’nın devlet politikası haline gelmiş. Ainular animizm tarzı inançları, kabile tipi toplumsal yapıları, dış görünüşleri ve etnik olarak ayrımcılığa uğramaları sebebiyle Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan yerli halk Kızılderililer’e benzetiliyor.
14. Ainu halkının kültürel kimliğini yeniden kazanmaya başlaması 21. Yüzyılda gerçekleşti.
2008 yılında, Japon hükümeti Ainuların Japonların bir parçası olduğunu açıkladı ve insanlara Ainulara uygulanan ayrımcılığa son vermelerini istedi. 2019 yılında buna ilişki bir yasa kabul edildi.
Japoncada, Ainu dilinden geçmiş pek çok keklime bulunuyor.
15. Günümüzde, Ainular eski kültürel kimliklerini yeniden kazanmaya çalışıyor.
Hatta kendilerine ait bir bayrakları bile var. Mavi arka plan gökyüzünü ve denizi sembolize ediyor ve beyaz şekil ise karı temsil ediyor. Bütün bunların yanında da Ainu avcılarının okunu temsil eden kımızı bir sembol var. Renginin kırmızı olmasının sebebi ise zehirle kaplı olması ki eski zamanlarda Japon hükümeti bu zehrin kullanılmasını yasaklamıştı.