More

    Her Kadının Okuması Gereken 11 Feminist İçerikli Kitap!

    Birbirleriyle düşman olmak yerine birbirlerini onları düşman edenlere karşı saran bütün kadınlar için harika bir kitap listesi hazırladık. Her kadının hayatında mutlaka okuması gereken kitaplar listesi.

    1. Kurtlarla Koşan Kadınlar, Clarissa P. Estes

    ”Clarissa P. Estés, Kurtlarla Koşan Kadınlar’da gerçekten farklı bir önermede bulunuyor; kadınlar için yalın, uygulanabilir ve doğal çözümler öneriyor. 19. yüzyılla birlikte insanlığın doğadan kopuşu ve duygulara yer vermeyen kapitalist bir endüstri çarkının içinde kayboluşundan yola çıkarak, kadınların yapması gereken ilk şeyin içlerindeki doğal sesi keşfetmek olduğunu söylüyor ve kadınların içlerinde yatan sınırsız güç ve yaratıcılığın, kurtların doğal yabanıllığında yattığı savını ileri sürüyor.”

    2. Hayat Yolları, Alice Miller

    ”Psikanalist ve sosyolog Alice Miller, bu kitabında yer alan yedi öyküde birbirinden farklı hayat deneyimlerini kahramanları aracılığıyla karşılaştırıyor ve buluşturuyor. Miller’ın kahramanlarının büyük kısmı ise kadınlar. Toplama kampları, diktatörler, ensest, taciz, doğum travması, histeri, mesleğini kötüye kullanan terapistler, öz-saygı, iletişimsizlik, nefret… Yazar, her biri uzun hatta ağır birer makalenin konusu olabilecek deneyim ve olguları, örnek hikâyelerde rahatlıkla anlaşılır bir tarzda okuyucuya sunuyor.”

    3. Yeni Bir Çağ Hayali, Sheila Rowbotham

    ”Yeni Bir Çağ Hayali, Yirminci Yüzyılı Yaratan Kadınlar, göçün ve kentlerin yeniden şekillenişinin, küresel ticaretin, seri üretimin damgasını vurduğu 1880’lerden başlayarak Birinci Dünya Savaşı’na giden süreçte kadınların uyanış ve bilinçlenme arayışlarını tüm yönleriyle sergilerken, ’60’lardan itibaren yeni teorilerle daha güçlü bir biçimde sahneye çıkan feminist hareketin tohumlarının atılış öyküsüne de tanıklık ediyor. 

    Yirminci yüzyıla, kadın hareketinin geçirdiği evrelere, yarattıkları dönüşümle günümüzün toplumsal cinsiyet algısını tahminlerinin ötesinde şekillendirmiş bu kadınların mücadelesine, yalnızca yazdıklarıyla veya sansasyonel eylemleriyle öne çıkanların değil, bir köşesinden harekete dahil olmuş kadınların, günlük yaşam hayalcilerinin ve maceracılarının hayatları üzerinden de bir kez daha bakmak gerekiyor.”

    4. Feminizm Herkes İçindir, Bell Hooks

    “Feminizm Herkes İçindir”de bell hooks, popüler kültürde ve medyada feminizm hakkında üretilen yanlış tanımların üzerine gidiyor. Feminizmin yalnızca “erkek karşıtlığı” olduğu yönündeki önyargıları kırmayı amaçlıyor. Bizlere feminizmin, “cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir hareket” olduğunu hatırlatıyor. bell hooks, kadın dayanışmasını hayata geçirebilmek için kadınlar arasındaki iktidar ilişkilerini tartışmaya açıyor ve erkekler kadar kadınları da cinsiyetçi pratikleriyle yüzleşmeye davet ediyor. Feminizmi ırk, sınıf ve etnisite bağlamında yeniden ele almayı öneriyor.”

    “Yaklaşın, şunu göreceksiniz: Feminizm herkes içindir.” 

    5. Kadının Görünmeyen Emeği, Gülnur Acar – Savran

    ”Kadınların ezilmesinin maddeci bir tahlilini geliştirmek, maddeci bir feminizmin temellerini araştırmak. Bunun için de kadınları tâbi kılan somut pratiği, kadınlarla erkekler arasındaki nesnel, maddi çıkar çatışkısını ortaya koymak; kadınların harcadıkları emeği görünmez olmaktan kurtarıp adını koymak. İşte 1970’lerde Batılı feministlerin uğraştıkları en temel sorunlardan biri buydu.”

    6. Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu, Valerie Solanas

    ”Kadınların yaratılıştan noksan, zayıf ve aşağı oldukları asırlardır iddia edilir. Valerie bunu eğlenceli bir biçimde ters yüz etmiş ve doğal, bilimsel! politik sonuçlarına götürmüş; eğer bir cins eksikse, bu eril olandır ve öyleyse onların bertaraf edilmeleri gerekir. 
    Bu manifestonun “kadın erkek çoğumuzun, kadın kalbinde yattığına inanmak istemediğimiz bir intikam ateşini dillendirdiği” söylenir. 
    Katılıyoruz…”

    7. Kadınlar Rüyalar Ejderhalar, Ursula K. Le Guin

    ”Le Guin bizimle rüyaların diliyle konuşur, kadınların ve ejderhaların öykülerini anlatır. Henüz gerçek olmamış öykülerdir bunlar. Konuştuğu dil ise hepimize tanıdık gelir. Bazılarımız dehşet içinde duymamaya çalışır, dinlemez, anlamaz onu. Ama bazılarımız dinler, cesareti olanlarımız o dili doğduğundan beri bildiğini fark eder. Henüz isimlendirilememiş olanı, henüz yaşanmamış olanı, görülüp de algılanamamış olanı, hep duyulup da gürültü zannedileni söyler o dil. Le Guin uzay gemisindeki bilge kocakarıdır. Varoluş kadar kadim bir lisanla konuşan ejderha, gücünü yalnızca zorunluluk karşısında kullanan büyücü… Eleştirel düşüncenin günümüzde ullaştığı yer neresidir?Yirminci yüzyıl, insanlık tarihinde sıklıkla görüldüğü gibi acı, baskı, tahakküm ve sömürüyle doludur. Ama zamana karşı çıkarak, gözlemleri ve düşünceleriyle yaşadığımız dünyayı anlamamıza kattkıda bulunan sayısız düşünürü de olmuştur bu yüzyılın…”

    8. Damızlık Kızın Öyküsü, Margaret Atwood

    “Biz iki bacaklı rahimleriz, hepsi bu.”

    ”Kadın, “bunaltıcı düşlerden uyandığı” bir sabah, hiçliğe dönüşmüş olarak buldu kendini. Artık bir adı yoktu, düşüncesi, benliği, arzusu yoktu ama bir rahmi vardı. Yaşamını kolonilere sürülmeden, öldürülmeden, Damızlık Kız olarak sürdürmesini sağlayan rahmi. Artık âşık olmayacaktı, sevmeyecekti, onaylanmış bir dilin ötesine geçmeyecekti. Duvarlara asılmış sıra sıra cesetler, tek gerçeğin savaş ve üreme olduğunu hatırlatıyordu. Özgürlük hatırlanmayacak kadar uzaktaydı…

    Margaret Atwood’un başyapıt niteliğindeki feminist distopyası Damızlık Kızın Öyküsü, bütün distopyalar gibi geleceğe dair bir paranoyayı değil, içinde yaşadığımız gerçeğin ta kendisini dile getiriyor. Erkek egemen muhafazakâr bir rejimin üremeyle sınırlandırdığı, mahrem örtülerin  ardına gizlediği kadın bedenleriyle bize aşina gelen bir gerçeğin.”

    ”Anlatılan bizim hikâyemizdir!”

    9. Cinsiyet Belası, Judith Butler

    ”1990’da yayımlandığında feminist kuramda ve toplumsal cinsiyet araştırmalarında çığır açan, queer kuramın öncü metinlerinden sayılan Cinsiyet Belası nihayet Türkçede. Judith Butler’ın cinsiyetin ne ölçüde ‘doğal’ olduğunu sorgulayarak cinsiyetin performatif yapısına dair kışkırtıcı savını ilk kez ortaya koyduğu bu metin, birbiriyle bağlantılı pek çok tartışmayı birden barındırıyor.”

    10. Beden Emek Tarihi, Gülnur Acar – Savran

    “Kitabın ana yazılarının ilk üçü, kamusal/özel, eşitlik/farklılık, evrensel/yerel, üretim/yeniden üretim, değişim değeri/kullanım değeri türünden ikiliklerin aşılması, ötesine geçilmesi perspektifini dile getiriyor. Bu ilk bakışta yapıbozumuyla akrabalığı olan bir yaklaşım gibi görünse de aradaki fark çok önemli: Sözünü ettiğim hegemonik paradigmada söz konusu ikilikler Aydınlanma düşüncesinin özgül yapısından kaynaklanan ikili karşıtlıklar olarak kavramlaştırılır. ”

    11. Orlando, Virginia Woolf

    ”Virginia Woolf’un, yakın arkadaşı, karizmatik, biseksüel yazar Vita Sackville-West için yazdığı Orlando, eğlenceli, fantastik bir ‘sahte biyografi’. Canı istediğinde bukalemun gibi biçim, daha doğrusu cinsiyet ve kimlik değiştiren tarihi bir karakterdir Orlando. Erkek olarak başladığı hayatını kadın olarak sürdürür, on altıncı yüzyılda soylu bir aileye doğar, birkaç yüzyılı hızla yaşar, bir gecede cinsiyet değiştirir, yirminci yüzyılın ilk yarısına bir kadın yazar kimliğiyle ulaşır. Delikanlılığında Kraliçe’nin sevgilisi olur, İngiltere Kralı tarafından İstanbul’a büyükelçi olarak gönderilir; Çingenelerin arasında da yaşar, saraylarda da; edebiyat sevdalısı, melankolik bir şairdir; çeşitli kimliklerde çıkar karşımıza Orlando ve değişken ruh halleriyle, yaptıklarıyla hep şaşırtır. Viktorya Dönemi değerlerini eleştiren ve cinsiyet, özgüven, hakikat, kimlik, kişinin toplumdaki yeri, edebiyat gibi konulara şiirsel bir üslupla dokunan Woolf’un kendi deyişiyle Orlando, yazarlık yaşamında tasasız bir tatil; kafaları karıştırıyor, ne yana döneceği belli olmuyor ve bu yüzden de keyifli.”

    Kaynak: 1

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Must Read

    İnsan Yiyen Dev Pitonlar

    0
    İnsan Yiyen Dev Pitonlar Mart 2017'de, Endonezya'nın tropik adası Sulawesi'de bir piton yılanının karnında bir erkek cesedi bulunur. Biyolog Rob Nelson bu saldırının nasıl...