More

    Gizemi Hala Çözülememiş Birbirinden Ürkütücü 7 Esrarengiz Olay

    Dünyada henüz insanların ortadan kaybolduğu, bir anda öldükleri vakaların sırrı çözülebilmiş değil. Bazen üç harfliler ile ilgili olduğu iddia edilen, bazen ise insanüstü bir güç veya güçler tarafından yapıldığı iddia edilen olayları insan gözü ile 2020 yılına gireceğimiz son dönemde doğrulayabilir durumda değiliz. Eğer ‘ben korkmam, en iyi gerçek korku hikayeleri’ arıyorum diyorsanız başlatıyoruz…

     1. 51. Bölge – Area 51

    51. Bölge dünyada en çok merak edilen gizemli bölgelerin arasında top1’dır. ABD hükümetince bir süredir kabul edilen bölgenin varlığı uzun yıllar bilinmedi ve uzun yıllar kabul edilmedi. ABD’nin bu tür bir bölgenin olduğunu kabul etmemesine rağmen gerçekler apaçık bir şekilde ortadaydı. ABD Başkanı tarafından bile izin alınmadan girilmesi mümkün olmayan bir yer olan 51. Bölge hakkında birçok teori var ve bunlar arasında ilk sırada uzaylıların ve UFO’ların bu merkezde tutuduğu iddia edilmektedir.

    ABD bu merkezde savaş teknolojilerini denediklerini ve savaş uçaklarının test ediliyor olduğunu iddia etse de bu iddialar inandırıcı değildir. Zira tesise bugüne kadar savaş uçaklarının pek girmediği ve savaş uçaklarının daha çok askeri merkezlerde test ediliyor olduğu resmi olarak kayıtlara bağlı bölümlerden biliniyor. 

    ABD’nin bu bölgede UFO ve uzaylıları barındırdığı, bunların bir kısmının insanlara yakın, bir kısmının ise insanları öldürmek istedikleri ancak sıkı bir şekilde kontrol altında tutuluyor olmaları ve bölge hakkında kimsenin konuşmasının mümkün olmayışı ve içeride çalışanların sürekli CIA tarafından takip ediliyor olmasından dolayı asla açıklama yapamadıkları belirtilir. İddialara göre içeride yer alan uzaylıların UFO kullanımı ve diğer uzaylılar hakkında ABD’li yetkililere bilgi verdikleri iddia edilirken, bir yandan ise bunların insanlarla konuşamadıkları ve bu sebeple de ABD’li yetkililerin bu canlılar üzerinde testler yaptıkları teoriler arasındadır. İddialara göre bu canlıların bir bölümünün uzun yıllardır burada tutuldukları ve burada uzaylı teknolojilerinin de üretildiği ve öğrenildiği iddia edilmektedir.

    Area 51’de olanlar hakkında; zaman yolculuğu araştırması, ışınlanma araştırması, dünya dışı canlılarla toplantılar, hava kontrolü için araçların geliştirilmesi ve gölge bir dünya hükümetiyle çalışmalar yapıldığı iddia edilir. Bazı iddialar gölge bir dünya hükümetinin buradan kararlar aldığı ve bugün mevcut yöneticilere buradan talimatların verilerek özellikle dünya için önemli bir takım kararların bu merkezden alınmış ve alınacak olduğuna işaret ediyor. Kesin olarak bilinmiyor olsa da hiçbir ABD Başkanı bu bölgeyi ziyaret etmemiştir ve hiçbir ABD Başkanı bu bölgeyle ilgili olarak ağzından en ufak bir açıklama kaçırmamış ve açıklama yapmamış durumdadır.

    2. Dyatlov Geçidi Olayı

    Dyatlov Geçidi Olayı veya Dyatlov Olayı olarak 1959 yılında Rusya halkını korkutan olayda akıllara durgunluk veren gelişmeler yaşandı. Rusya’da bir dağda yaşanan olayda 7 kampçının kamp yapmak için dağa ulaştıklarından bir süre sonra geri dönmemeleri üzerine 7 dağcının yakınları o dönemde polis merkezine başvurdu. O dönemin Rusya’sı bugüne oranla güvenlik ve diğer konularda çok daha az gelişmişti ancak dağcıların hangi dağa gittiklerinin aileler tarafından resmen biliniyor olması kısa sürede bulunmalarını sağlamıştı. Olayın görgü tanıkları bugün çoğu ölmüş insanlar olsa da dağcıların ailelerinden bazılarının hala yaşadıkları tahmin ediliyor ve bu ailelerin henüz bu olayla ilgili soru işaretlerine yanıt alamadıkları, Rusya polis idaresinde bu olayın geçmişten beri bilinen bir olay olduğu bilinmekte.

    Olayda 7 dağcının sadece iç çamaşırları ile kamp kurdukları alandan biraz ötede bir ağacın altında bulundukları, bazılarının sadece tek çorap giyebildiği, bazılarının yalın ayak olarak koşmaya başladıkları ve bazılarının da çıplak olarak bir nedenden dolayı kamp yakınından kaçmaya çalıştıkları aktarılır.

    Öyle ki Sovyetler döneminde görgü tanıklarının dışında olan herkesin bu olayı konuşuyor olması olay hakkında birçok iddianın ortaya atılmasına sebep oldu. Genel görüş KGB ajanlarının bu eyleme imza atmış olabilecekleri ve KGB ajanları tarafından bilinmeyecek bir sebeple bu 7 dağcının öldürüldüğü olsa da bazılarına göre ise hipotermi nedeniyle dağcılar ölmüştü ve zihinsel olarak bir bulanıklık yaşamaya başladıklarından dolayı ne yaptıklarını bilemediler. Bazı görüşler ise hipotermiye yakalanan dağcıların bir ayı veya yeti saldırısı dolayısı ile bölgede koşmaya başladıkları, bunun sonucunda ise hayatlarını kaybetmiş olabilecekleri ile ilişkilidir.

    Sovyetler Birliği tarafından Dyatlov Geçidi Olayı ardından bölgede 3 yıl boyunca dağcı ve maceracıların girişlerine izin verilmediği, bölgenin yasaklı olan bir bölge olarak ilan edildiği ancak bu 3 yıl içerisinde bölgede başka bir olayın gündeme gelmediği ifade edilmektedir. Resmi olarak bu konuda Rusyalı araştırmacılar o dönemde halkın korkmaması ve diğer sebepler dolayısı ile olayın üzerini kapatma girişimleri olduğunun belirtilmediğini düşünürler. Ancak tek bir gerçek vardır ki 1959 yılında Şubat ayında Rusya’nın ıssız ve karla kaplı olan dağlarında 7 insan hayatını henüz bugün bile kesin olarak bilinmeyen bir sebeple ya cinayet, ya da farklı sebeplerden dolayı kaybetmiş ve ailelerine de bilinmez bir yaşam bırakmak zorunda kalmışlardır.

    3. Flannan Isles Deniz Feneri

    Flannan Isles Deniz Feneri olayı 1900’de İskoçya’da yaşanan bir gizemli olaydı. Yaşanan olayda deniz fenerini yöneten 4 kişiden 3 tanesi bir gün bir anda gizemli bir şekilde ortadan kaybolmalarının ardından 4. kişi deniz fenerinde günler boyu beklemesine rağmen hiçbir şekilde 3 kişinin izine rastlayamamış ve bu konu o dönemde bazı soru işaretlerinin gelişmesine yol açmıştır. Olayla ilgili olarak birçok yorum yapılmış olsa da deniz fenerinde 3 kişinin nasıl ve neden dolayı kaybolduğu ile ilgili hiçbir bilgi yoktur.

    Olayda 4. kişi olan deniz fenerinin 4. çalışanının bir şekilde 3 kişiyi öldürüp denize atmış olabileceği en büyük iddialardan bir tanesi olsa da bu konuda da etrafta hiçbir kan izine ve cesede denk gelmeyen yetkililer 4. kişiyi tutuklayamamıştır. Ancak bir iddia da bu 3 kişinin 4. kişi tarafından öldürülmediği hayalet bir gemi tarafından veya dev bir deniz canlısı tarafından boğulmuş olabilecekleri iddiasıdır. Flannan Isles deniz fenerinde neler oldu bilinmez ancak bugün o dönemden hiçbir yaşayan insan kalmadığı için bu konuda soru işaretleri henüz yanıt bulmamıştır ve bugünden sonra da asla bu soru işaretlerinin gerçekten bir yanıt bulabilmesi mümkün olmayacaktır.

    Bir başka iddia ise deniz fenerinde hayatlarına devam eden ve aktif olarak görev yapan bu kişilerin o dönemde 3 arkadaş olarak anlaşarak başka bir ülkeye gemi yolu ile kaçtıkları ve arkalarında herhangi bir iz bırakmadan kaçmayı tercih etmiş olabilecekleri konusundadır. Resmen bilinmiyor olsa da geçmişte 1900’lü yıllarda kendilerine verilen görevler nedeniyle bu görevleri bırakamayan birçok insan intihar veya çeşitli kaçma girişimleri ile hayatlarını değiştirmeyi deneme yoluna çıkmış ancak birçoğu bu konuda çok da fazla başarılı olamamıştır. 

    4. CIA Çalışanlarının Gürültü Hastalığı

    CIA çalışanları Küba ve Çin’de bilinmeyen bir nedenle neredeyse aynı zamanlarda sağlık sorunu yaşamaya başladılar. Özellikle sürekli olarak korunan ve olası bir tehdit durumunda haklarında hemen önlemler alınan üst düzey CIA çalışanları Küba ve Çin’de yaşadıkları ”gürültü” hastalığı olarak CIA kayıtlarına geçen bir olayla karşı karşıya kaldılar. Bir gün CIA çalışanları Küba ve Çin’de anlamadıkları bir şekilde gürültü duyduklarını ve ardından ise bulanık görme, bulantı, kusma ve benzer şiddetli sağlık sorunları belirtileri gösterdikleri gerekçesi ile ABD’nin yetkili misyonlarına başvurdular. Bu misyonlar ise CIA çalışanlarının hemen tedavi altına alınmasını sağlarken, beraberinde bu kişilerin özel olarak korunması gerektiği için bu kişilere müdahale edilirken ABD’li yetkililerde yanlarındaydı.

    Çalışanlar otel odalarında veya dairelerinde bir anda kendilerinin duyabildikleri ses olduğunu ve ardından ise kendilerinin gürültü sonrasına bağlı olarak bazı semptomlar göstermeye başladıklarını belirtti. Küba ve Çin’de yaşanan ve 10’dan fazla CIA çalışanını etkileyen hastalık ile ilgili Küba yönetimi bu olayda kendilerinin herhangi bir suçu olmadığını doğal olarak açıkladı ancak ABD yönetimine göre CIA çalışanlarının bu tür bilinmeyen bir hastalıkla karşı karşıya kalmış olmalarının ardında Küba vardı. Çin’de olanlar için ise farklı suçlamalar ortaya atılmış yine Küba’nın bu olayların arkasında olabileceği iddia edilmişti.

    CIA çalışanların durumu ile ilgili resmi olarak hiçbir açıklama yapmazken, çalışanların bugün durumlarının nasıl olduğu hakkında da bir resmi yetkili açıklama yapmamıştı. Beraberinde bu olayda şüpheler Küba’nın CIA çalışanlarını dinlemek için ultrason cihazlarına benzer çift ses dalgaları kullanması ve hatta öyle ki ultrason cihazlarından bile bu olaylarda ses dalgalarını tespit edebilmek için kullanmış olabileceği yönündedir. Resmi olarak CIA bu konuda nasıl çalışmalar yaptı bilinmese de olayın ardında Küba’nın olup olmadığı bir soru işaretidir.

    Washington DC yaşanan bu olayların hemen ardından Küba’da yaşayan CIA çalışanlarının %60’ını geri çağırdı ve Washington’da yaşayan 15 Kübalı diplomatı da ülkesine geri gönderdi. Olaydan hemen sonra ABD ve Küba ilişkileri daha da şiddetli bir gerilime dönerken, Küba ve ABD arasında bir süredir devam eden tartışmalar hiçbir zaman için sona ermedi ve bu dönemde bile hala bu olayın etkilerinin dönem dönem gündemlerinde yer almış olduğu doğrulanmakta.

    5. Mary Celeste Gemisi

    1872 yılında yaşanan olayda Mary Celeste isimli 7 mürettebatı ile okyanusa açılan gemi Aralık ayında içerisi boş bir şekilde bulundu. Kasım ayında ABD’den yola çıkan ve İtalya’ya doğru yol alan İngiliz Amerikan yük seyahat gemisinin neden dolayı okyanusun ortasında başıboş ve boş bir şekilde kaldığı hakkında gizem devam ediyor. Mary Celeste isimli geminin 7 mürettebatı ile yola çıkmasının ardından haftalar sonra boş bir şekilde bulunması hakkında gizemi daha da arttıran bazı geçerli şeyler var.

    Bunlar arasında gemide herhangi bir kan izi gibi bir izin olmaması, ceset bulunmamış olması ve geminin bir önceki gün yazılan kayıt defterinde herhangi bir beklenmedik kayıt olmaması nedenler arasında. Gemide 3 ay boyunca yetebilecek yiyecek ve içecek olduğu, bunların sağlam bir şekilde korunduğu ve herhangi bir zarar görmedikleri, beraberinde lüks dik bir piyanonun gemi içerisinde aktif kullanımda olduğu belirtilir ve bunların asla ellenmediği ve geminin başka gemiciler tarafından bulunduğunda da içerisinde bu ürünlerin yine yerini ve durumunu koruduğu not edilmiş durumda yer almıştır. Gemide 3 ay rahat bir şekilde yetebilecek gıda ve içecek olmasına ve büyük bir gemi olmasına rağmen 7 mürettebat ve kaptanın ailesine neler olduğu hakkında soru işaretleri hiçbir zaman için yanıt bulmamıştır.

    Bu konuda en fazla ortaya atılmış olan teori devasa bir akıllı ahtapotun gemideki herkesi öldürdüğü ve gemide hiçbir kimsenin canlı kalmadığı ve geminin ahtapot tarafından batırılmadığı yönünde görüş vardır. Denizciler çok fazla bu tür olaylar ile karşı karşıya kalmasalar bile dev ahtapotların akıllıca hareketler ile insanları avlayabilecekleri iddia edilir ve özellikle de 1872 yılında okyanus ve denizlerde büyük devasa deniz canavarlarının sayısının günümüze göre çok fazla olduğu iddia edilir.

    Belki okyanusların binlerce derinlikte olan bölgelerinde 100 metre uzunlukta bir deniz canavarı bile olabilir ancak uzayı bildiğimiz kadar denizlerin ve okyanusların altını güvenlik ve zorluklar dolayısı ile iyi görüntüleyemiyor ve özellikle de okyanusların altının insanlık için tehlikeli olabileceğini bildiğimiz için üzerine gidemiyoruz.

    Mary Celeste olayında bir diğer iddia ise gemide mürettebat arasında tartışma çıkmış olabileceği, bu sebeple de mürettebatın hep birlikte birbirlerini boğarak öldürmüş olabilecekleri, beraberinde bazı iddiaların gemiden düşerek boğulmuş olabilecekleri yönündedir. 

    Bir diğer iddia ise gemide alkole bağlanan bir takım olaylar sonrasında gemi mürettebatının denize atlamış olabilecekleri ve ardından da kaptan çocuklarının gemiden denize atlayarak yaşamlarını sonlandırmış olabilecekleri iddia edilir. Alkolün etkisi ile bilmeden mürettebatın kendilerini öldürmüş olabileceği iddiası da henüz kanıtlanmamıştır ve kanıtlayamayacaktır.

    6. Sodder Çocukları

    Batı Virginia’lı George ve Jennie Sodder çift 1945 yılında evlerinde bir gece yatmalarının ardından büyük bir yangın çıkmış ve yangının sebebi tam olarak tespit edilememişti. Yangında çift 5 çocuğuna ulaşamamış ve 5 çocuğun ortadan kaybolması o dönemde ve bugün hala çözülememiş bir gizem olarak kalmayı sürdürmüştür. O dönemde Batı Virginia’lı George ve Jennie Sodder çifti 5 çocuğun yangında ölmesine inanmamış ve çocukların yangından kemik parçalarının çıkmaması ve çocukların ardında hiçbir kalıntı kalmaması nedeniyle bazı soru işaretlerine yanıt aramaya devam etmişlerdir.

    Bugün aile üyelerinden hayatta kalan son kişi 69 yaşında ve bu olayda hala kardeşlerinin ölmediğine ve farklı bir şekilde yok oldukları konusuna inandığını söylüyor.

    İtalyan hükümetine yönelik o dönemde bazı suçlamalar olmuş ancak hükümetler bu konuda o dönemde özellikle medyanın gücünün olmaması, dijital iletişim olmaması ve çeşitli sebepler dolayısı ile hiçbir şekilde bu konuda açıklama yapma gereksinimi duymamışlardır. Kamera ve benzer güvenlik sistemlerinin olmaması nedeniyle de 5 çocuğun nasıl ortadan kayboldukları hala bir soru işareti olsa da bugün 60’lı yaşlarda olduğu tahmin edilen çocukların yaşayıp yaşamadıkları hala bilinmemektedir.

    Bu olayda çocukların mafya tarafından kaçırıldıkları ve dilendirildikleri iddia ediliyor olsa da bazı farklı iddialarda basında yer almayı sürdürmektedir. Olayla ilgili olarak çocukların eğer yaşıyorlar ise o dönemden kalma durumu hatırlayabilecek yaşta oldukları, yaşadıkları yerdeki polis merkezine başvurmaları durumunda hemen işlem yapılabilecek yeterli düzeyde kayıt olduğu biliniyor.

    7. Voynich El Yazması

    Voynich El Yazması br kitap ve 1400’lü yıllarda yazıldığına inanış var. Bu kitapta yazan dil ve lisan bilinen hiçbir dil ile uyuşmadığı için bu kitabın kim veya kimler tarafından, hangi dilde yazıldığı henüz kimse tarafından bilinmiyor. Kitabı 1912 yılında Polonyalı bir kitapçının satın aldığı ve hala o kitapçıda bulunduğu iddia ediliyor olsa da kesin olarak kitapla ilgili bir bilgiye yüzyıllar içerisinde ulaşılabilmiş değil.

    Voynich El Yazması kitabının tıbbı bilgiler içerdiğine ve o dönemde bu dili konuşan insanlar arasında (1400’lerde) sağlık sorunlarına rehber olarak bu kitaptan yararlandıkları iddia ediliyor.

    Kitapta yazılı olan bilgiler eğer ki gerçekten tıbbi bilgiler ise ve bu kitabın günümüzde farklı bir dile çevirilmesi mümkün olsa hastalıların %100 tedavi edilmesinin mümkün olabileceği ve tıp dünyasında büyük bir problemi sonlandırabilecek olduğuna inanılmaktadır.

    Kaynak: 1

    Bu içerik de ilginizi çekebilir:

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Must Read

    İnsan Yiyen Dev Pitonlar

    0
    İnsan Yiyen Dev Pitonlar Mart 2017'de, Endonezya'nın tropik adası Sulawesi'de bir piton yılanının karnında bir erkek cesedi bulunur. Biyolog Rob Nelson bu saldırının nasıl...